Futbol sevenler ülkesi Türkiye’den bir U20
Dünya Kupası organizasyonu geçti, gitti. Kayseri ve İstanbul olmak üzere iki
şehirde maçları stadda, diğerlerini ise televizyonda takip etme şansım oldu. “Abartmayalım, bunun 17'si var 21'i var,” diyenlerden
ziyade, ben her türlü uluslararası
organizasyonun layığıyla yapılmasının ülke spor politikası adına faydası
olacağına inananlardanım.
Tam da bu noktada şu “layığıyla” kelimesi hakkında konuşmak istiyorum. Sizce bir
turnuvanın başarılı geçip geçmediğinin göstergesi nedir? Sorunsuz yapılan
lojistik hizmetler mi, iyi futbol mu, kendi ülkenin gösterdiği performans mı,
yoksa taraftarların turnuvaya gösterdiği ilgi mi? Benim cevabım sonuncusu.
Coşkulu, kalabalık taraftar organizasyon kusurlarını fark ettirmeyebilir. Ama iyi organizasyon sessiz ve boş
tribünlerin eksikliğini kapatamaz. Kapatamadı.
Hani her fırsatta yönetimleri istifaya
çağırıp, sloganlar atıyoruz ya, bir kere önce şunu kabul edelim, bu ülke futbolu değil tuttuğu takımı
sevenlerin ülkesi. Hepimizin dolabında takımımızın en yeni forması vardır,
ama bir milli takım forması ara ki bulasın.
Ya da bilet fiyatlarını protesto eder, futbol aşkımıza dem vururuz ama
biletlerin bir tost bir ayran parasına denk olduğu, adı “Dünya Kupası” olan bir
turnuvaya tenezzül etmeyiz.
Dertlenme ey taraftar, bu işin sözde
profesyonelleri de senden pek farklı değil. Final maçında organizasyon
yetkilileri ile sohbet ediyoruz. Tüm
dünyadan 4500 scout (yetenek avcısı) kayıt yaptırıp, bu turnuvayı izlemiş.
Bizden? Bir kaç. Zaten ülke olarak prensibimiz, yetenek keşfetmekten ziyade,
zaten keşfedileni keşfetmek. Acaba kulüpler genç futbolcularına “Herkes turnuvaya. Maçları tribünde
izleyeceksiniz. Bir kaç yıl sonra milli formayla o turnuvaya belki de siz
katılacaksınız,” demiş olabilir mi? Çok düşünmeyin, cevap “Hayır”. Gazeteci bir arkadaşım aradı. “U20 Dünya Kupası için L'Equipe 2 tam sayfa
ayırmış, bil bakalım bizim büyük gazeteler kaç?” diye sordu. Ben bilemedim.
Siz de bir tahmin yapın, sonra alt satıra bakın.
“6 satır, 2 sütunluk bir haber”
İspanya Futbol Federasyonu Başkanı Villar üçüncülük
maçını ve final maçını tribünde izledi. Şaşırdınız değil mi? Hem de İspanya
turnuvadan elenmiş olmasına rağmen. Bizim başkan final maçının devre arasına
yetişebildi.
Fıkra gibi ama futbol seven ülkeyiz neyse
ki. Erken elendiğimiz her turnuvadan sonra, teknik adamların, yöneticilerin
uzun vadeli planlar yaptığı, Türk futbolunu yeniden yapılandırmaktan
bahsettiği, her sene yapılanan bir
ülkeyiz. Uruguay da öyle mesela. 2000li yılların başından beri futbolda
düşüşe geçmişlerdi. Bu turnuvada gençlere bakınca gördük ki, bir plan yapmışlar
ve işliyor. Çok koşmadan, kendilerini parçalamadan 120 dakika mücadele ettiler
finalde. Düzgün pozisyon alıyorlar, mental olarak güçlüler. Takımın kadrosuna
bakınca tablo şu şekilde:
Sağ bek Manchester
United'ın altyapısında
Sol bek Benfica'nın
Stoper Atletico
Madrid'in
Sol Açık
İnter'in
Sağ kanat Bordeaux'nun
Santrfor
Roma'nın
Yedek Santrfor
PSV'nin
Bir de duyduk ki, Uruguay Federasyon başkanı İstanbul’a gelince organizasyon yetkililerinden rica edip, Gezi Parkı’na gitmek istemiş. Gitmiş de. Şaşırdık. En az futbol ülkesi olduğumuza şaşırdığımız kadar.